20 Şubat 2011 Pazar

Gemi Turları Belgrad Sırbistan ve Kosova da güvenlik

Haber Priştine ile yapılacak olan görüşmelerde Belgrad’ın müzakere ekibine danışmanlık yapan Zoran Dragisiç, Belgrad Güvenlik Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yapıyor. Dragisiç ayrıca uluslararası güvenlik ve savunma uzmanlarından oluşan, Uluslararası Güvenlik Enstitüsü isimli sivil toplum kuruluşunda da program direktörü olarak çalışıyor.

SETimes’ın kendisi ile yaptığı geniş kapsamlı söyleşide Dragisiç, Kosova’daki güvenlik durumunun kötüye gitmesi ihtimali ve kuzeydeki Sırplara yönelik olası şiddet eylemleri ile ilgili endişelerini dile getirdi.

SETimes: Kosova’daki güvenlik durumuyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Sırbistan ve bölge açısından herhangi bir güvenlik riski mevcut mu?

Zoran Dragisiç: Şu anda Kosova’daki güvenlik durumu kötü değil. Ancak siyasi durum zorlu ve karmaşık. Dolayısıyla şiddet her an ortaya çıkabilir.

Avrupa Konseyi Özel Raportörü Dick Marty’nin Kosovalı Sırpların kurbanı olduğu organ kaçakçılığı olayları ile ilgili raporunun ardından, Arnavut milliyetçiliğinin yeniden uyanmasına bağlı bir güvenlik tehdidi oluştu. Bu bağlamda ciddi sorunlar yaşanacağını tahmin ediyorum – Marty, bir anlamda arı kovanına çomak sokmuş oldu.

Organ kaçakçılığı yapan grup, ciddi ve tehlikeli suçlulardan oluşuyor ve bu gruba karşı herhangi bir hareket yapılırsa – ki tüm göstergeler böyle bir hareket yapılacağı yönünde – milliyetçilik yeniden hortlayacak. Zaten Haşim Taci’ye yapılan bir saldırının, tüm Arnavutlara yapılmış bir saldırı sayılacağını söyleyenler var. Kosova’da şimdiden dile getirilen “Kosova fırtınası” senaryosunun hayata geçirilmesinden – ve bu kapsamda kuzey Kosova’daki Sırplara yönelik toplu bir saldırı, bir etnik temizlik yapılmasından – endişe ediyorum.

Gerçekleşmesi pek de imkansız görünmeyen bu senaryo, Sırbistan’ı ciddi anlamda istikrarsızlığa sürükler. Kosova, burada yaşayan Sırplara yönelik fiziksel tehlikeler ve radikal İslamcı Vahabi hareketinin giderek daha fazla gündeme gelmesiyle ilişkilendirebilceğimiz terör potansiyeli nedeniyle, büyük bir güvenlik tehdidi oluşturuyor. Diğer yandan Kosova konusu, siyaset sahnesinde daha uzun kalabilmek adına bu konuyu çıkarları doğrultusunda kullanmaktan başka fikri olmayan Belgradlı bazı siyasetçiler tarafından kullanılıyor.

SETimes: Belgrad ve Priştine arasındaki görüşmelerin yakında başlaması planlanıyor ve siz de Belgrad müzakere ekibinin danışman ve stratejistlerinden birisiniz. Sizce bu görüşmeler, Kosova’daki mevcut hararetli ortamı yumuşatıp güvenlik koşullarını iyileştirebilir mi?

Dragisiç: Görüşmeler sayesinde ilişkilerin iyileşmesini umuyorum. Sırbistan bu konuda iyi ve yapıcı bir tavır aldı. Artık eskisi kadar katı değil ve günlük hayata ilişkin sorular sorar hale geldi. Bu sayede durum sakinleşebilir.

SETimes: Kosova, uluslararası birliklerin tamamen ülkeyi terk etmesine hazır mı? Bu olursa, güvenlik durumu üzerinde nasıl bir etki yaratır?

Dragisiç: Kosova’daki uluslararası asker sayısı son birkaç yıldır dikkat çekici ölçüde azalsa da, birliklerin tamamen çekilmesi için gerekli koşulların yakın gelecekte sağlanabileceğini sanmıyorum. Mart 2004’ten bu yana ciddi bir şiddet olayı yaşanmadı. Ancak siyasi koşullar, şiddetin her an patlayacabileceğini gösteriyor. EULEX ve Kosova polisi, şiddeti önlemek için yeterli değil. Böyle bir duruma karşı Makedonya ve BH’de göreve hazır durumda asker bulundurulması gerekir.

SETimes: Sizce Sırbistan NATO’ya katılmalı mı?

Dragisiç: Belgrad’ın, Avrupa-Atlantik ile bütünleşme sürecini bırakma politikasını saçma buluyorum. Sırbistan daha akıllıca bir politika izleseydi, şimdiye kadar NATO’ya üye olur ve bu da ülke olarak konumumuzu önemli ölçüde güçlendirirdi. Bu konuda anlamakta güçlük çektiğim ve tamamen akıl dışı bir politikamız var. Bazıları bu politikayı askeri tarafsızlık olarak adlandırıyor, ama öyle değil. Askeri açıdan tarafsız olduğunuzu söylemek yeterli bir gerekçe değil.

Sırbistan, tamamen yönünü kaybetmiş bir politika uyguluyor, ki Kosova ile ilgili konumumuzun kötü olmasının nedenlerinden biri de bu. NATO, büyük bir askeri ve siyasi ittifak ve bu ittifaka bir düşman lazım. Biz de etrafımızı saran NATO üyeleri karşısında kendimizi tam tabiriyle ideal bir düşman olarak konumlandırıyoruz.

Coğrafi konumumuzu göz önüne alırsak, Avrupa-Atlantik kurumları ile bütünleşmek alabileceğimiz tek akıllıca karar olacaktır. Ancak bu sayede hem biz, hem de bölge uzun vadeli istikrara kavuşabilir – ve böylelikle ekonomi, güvenlik ve siyaset alanındaki sorunlara çözüm getirilebilir. Ancak bu yol, güçlü suç lobilerinin işine gelmiyor; çünkü NATO ve AB’ye katılmak, devleti belli ilkelere göre yönetmek demek. Yani bu kuruluşlara üye olduğunuzda, işler şimdiki gibi yürümeyecek.

SETimes: Sırbistan’ın bölgedeki komşuları ile arasında herhangi bir güvenlik sorunu var mı?
tatil
Dragisiç: Sırbistan’ın komşuları ile arasında ciddi bir sorun yok. Potansiyel sorunların kaynağı olarak sayabileceğimiz konular arasında sadece BH ile ilişkiler, Dayton Barış Anlaşmasındaki değişiklikler ve BH’de gerçekleştirilmesi gereken anayasal yeniden yapılanma süreci var. Bosna ya normal bir ülke olacak ya da dağılacak. Sırbistan, Dayton Anlaşması ile ilgili değişiklikleri büsbütün reddetmek yerine, hangi değişiklikleri kabul edilebilir bulduğuna karar verse çok daha iyi olur.

Sırp Cumhuriyetinin federal bir birim olarak kalması koşuluyla, BH’de federal bir yapı kurulması yönünde yapılacak bir değişiklik, Sırbistan ve Sırplar için makul bir uygulama olur. Bu şekilde BH’deki Sırpların kurucu karakteri de korunur. Sırbistan’ın Dayton Anlaşmasında değişiklik yapılmaması yönündeki inatçı tavrı nedeniyle, sonunda bir gün değişiklikler önümüze koyulacak ve bize “ya kabul edin ya da gidin” denilecek. O zaman da ağlayıp sızlamaya başlayacak, uluslararası hukuka ve Rusya’nın desteğine bel bağlayacağız. Ve sonumuz geçmişteki gibi olacak.

SETimes: Sırbistan’ın Müslümanların çoğunlukta olduğu Sancak bölgesinde dikkati çeken gerginlik sizi endişelendiriyor mu? Ve sizce Sırbistan, Sırbistan İslam Cemaati Müftüsü Muammer Zukorliç’in iddia ettiği gibi, Boşnakların haklarını ihlal ediyor mu?

Dragisiç: Müftü Zukorliç, Sancak’taki en nüfuzlu kişi olmanın avantajını yaşıyor ve Belgrad’ın bazı budalaca hamleleri, toplumun gözünde daha fazla puan toplayabilmesi için Zukorliç’in eline fırsat veriyor. Belgrad’ın bu tür hamleleri sayesinde Zukorliç, normalde sahip olabileceğinden çok daha fazla önem kazanıyor.

Sancak’ta insan hakları ihlalleri yaşandığı söylenemez. Sırbistan için herşeyi diyebilirsiniz, ama azınlık toplumlarına karşı ayrımcılık yaptığını söyleyemezsiniz. Sancak, toplumsal huzursuzluğun yine potansiyel bir tehdit unsuru olarak karşımıza çıktığı, yoksul ve az gelişmiş bir bölge.

SETimes: Sizce Sırbistan’daki en büyük güvenlik sorunu ne?

Dragisiç: Demokratik düzene yönelik bir tehdit olması itibarıyla organize suç diyorum. Organize suç, siyaseti ve basını kirletiyor. Sırbistan’daki kurumları tamamen yok etme tehlikesi taşıyor. Kara para aracılığıyla devlet kurumlarının denetimini ele geçirmeye çalışmak, yolsuzluğun en tehlikeli türü.

Organize suç, toplumun her kesiminde görülmekle birlikte, en çok siyaset ve ekonomi alanlarında karşımıza çıkıyor. Korkarım Sırbistan bu konuda herhangi bir şey yapmazsa, kendisini yeni tür bir totaliter düzeninin içinde bulacak ve bu totaliter düzen, geçmişte olduğu gibi herhangi bir ideolojinin değil, organize suç faaliyetlerinin bir sonucu olacak. Son zamanlarda Belgrad sokaklarında tanık olduğumuz tüm şiddet olaylarının arkasında organize suç çeteleri var.

Çözüm ise, siyasi sistemde ve seçim yasasında köklü bir reform yaparak, milletvekillerinin, parti liderlerinin ağzıyla hereket etmek yerine gerçekten halkı temsil etmelerini sağlamaktan geçiyor. Eğer güçlü kurum ve denetim mekanizmalarınız yoksa, organize suç sizi tüketir.

SETimes: Peki ekonomik durumu ne ölçüde bir güvenlik tehdidi sayabiliriz?

Dragisiç: Yoksulluk başlıca güvenlik tehditlerinden biri. Düşük yaşam standartları, düşük alım gücü ve yüksek işsizlik oranı, her türlü olağan dışı toplumsal hareketin ortaya çıkmasına neden olabilecek unsurlar. İnsan vücudu için zayıf bir bağışıklık sistemi neyse, toplum için de yoksulluk o demektir. Yoksul kesimde, hastalıktan suça, yolsuzluktan radikalliğe her türlü sorun daha yoğun yaşanır. Yoksullar, suistimal edilmeye daha yatkındır ve onlar için herşeyin bedeli daha düşüktür; dolayısıyla toplumsal eğilimleri çok az miktarda parayla, gayrimeşru şekilde kontrol edebilirsiniz. Yoksulluk ve işsizlik – ki ikincisinde toplam rakam çoktan bir milyon kişiyi geçti – çok tehlikeli güvenlik tehditleridir.

SETimes: Sırbistan, toplumsal huzursuzluk tehdidi yaşıyor mu?

Dragisiç: Sırbistan’da toplumsal huzursuzluk bir süredir bekleniyor ve bu yönde bir endişe dile getiriliyor, ancak böyle bir şey olmadı. Sırbistan’da ne yazık ki kimse başkaldırmıyor ve bu da oldukça tehlikeli bir durum. Dünyanın diğer yerlerinde olduğu gibi ekonomik durumu protesto etmek için ayaklansak, hükümete baskı yapsak ve hükümeti devirsek daha iyi olurdu.

Sorunlar birike birike bir gün patlama noktasına gelecek ve işte o zaman felaket olacak. O tür bir huzursuzluk kolaylıkla radikal milliyetçiliğe ya da benzer saçmalıklara dönüşebilir. Miloseviç rejimini devirdik, ama bazı temel soruları sormayı ve gerekli geçiş ve değişim sürecini gerçekleştirmeyi başaramadık.

Toplumsal sorunları şiddete başvurmadan çözme konusunda henüz tüm olasılıkları tüketmiş değiliz, ancak bir an önce bir şeyler yapılmazsa, korkarım ki çok geç kalmış olacağız.

Bu içerik SETimes.com için hazırlanmıştır.
Belgrad Sırbistan ve Kosova’da güvenlik Tatil Gemi TurlarıHaber Priştine ile yapılacak olan görüşmelerde Belgrad’ın müzakere ekibine danışmanlık yapan Zoran Dragisiç, Belgrad Güvenlik Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yapıyor. Dragisiç ayrıca uluslararası güvenlik ve savunma uzmanlarından oluşan, Uluslararası Güvenlik Enstitüsü isimli sivil toplum kuruluşunda da program direktörü olarak çalışıyor.

SETimes’ın kendisi ile yaptığı geniş kapsamlı söyleşide Dragisiç, Kosova’daki güvenlik durumunun kötüye gitmesi ihtimali ve kuzeydeki Sırplara yönelik olası şiddet eylemleri ile ilgili endişelerini dile getirdi.

SETimes: Kosova’daki güvenlik durumuyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Sırbistan ve bölge açısından herhangi bir güvenlik riski mevcut mu?

Zoran Dragisiç: Şu anda Kosova’daki güvenlik durumu kötü değil. Ancak siyasi durum zorlu ve karmaşık. Dolayısıyla şiddet her an ortaya çıkabilir.

Avrupa Konseyi Özel Raportörü Dick Marty’nin Kosovalı Sırpların kurbanı olduğu organ kaçakçılığı olayları ile ilgili raporunun ardından, Arnavut milliyetçiliğinin yeniden uyanmasına bağlı bir güvenlik tehdidi oluştu. Bu bağlamda ciddi sorunlar yaşanacağını tahmin ediyorum – Marty, bir anlamda arı kovanına çomak sokmuş oldu.

Organ kaçakçılığı yapan grup, ciddi ve tehlikeli suçlulardan oluşuyor ve bu gruba karşı herhangi bir hareket yapılırsa – ki tüm göstergeler böyle bir hareket yapılacağı yönünde – milliyetçilik yeniden hortlayacak. Zaten Haşim Taci’ye yapılan bir saldırının, tüm Arnavutlara yapılmış bir saldırı sayılacağını söyleyenler var. Kosova’da şimdiden dile getirilen “Kosova fırtınası” senaryosunun hayata geçirilmesinden – ve bu kapsamda kuzey Kosova’daki Sırplara yönelik toplu bir saldırı, bir etnik temizlik yapılmasından – endişe ediyorum.

Gerçekleşmesi pek de imkansız görünmeyen bu senaryo, Sırbistan’ı ciddi anlamda istikrarsızlığa sürükler. Kosova, burada yaşayan Sırplara yönelik fiziksel tehlikeler ve radikal İslamcı Vahabi hareketinin giderek daha fazla gündeme gelmesiyle ilişkilendirebilceğimiz terör potansiyeli nedeniyle, büyük bir güvenlik tehdidi oluşturuyor. Diğer yandan Kosova konusu, siyaset sahnesinde daha uzun kalabilmek adına bu konuyu çıkarları doğrultusunda kullanmaktan başka fikri olmayan Belgradlı bazı siyasetçiler tarafından kullanılıyor.

SETimes: Belgrad ve Priştine arasındaki görüşmelerin yakında başlaması planlanıyor ve siz de Belgrad müzakere ekibinin danışman ve stratejistlerinden birisiniz. Sizce bu görüşmeler, Kosova’daki mevcut hararetli ortamı yumuşatıp güvenlik koşullarını iyileştirebilir mi?

Dragisiç: Görüşmeler sayesinde ilişkilerin iyileşmesini umuyorum. Sırbistan bu konuda iyi ve yapıcı bir tavır aldı. Artık eskisi kadar katı değil ve günlük hayata ilişkin sorular sorar hale geldi. Bu sayede durum sakinleşebilir.

SETimes: Kosova, uluslararası birliklerin tamamen ülkeyi terk etmesine hazır mı? Bu olursa, güvenlik durumu üzerinde nasıl bir etki yaratır?

Dragisiç: Kosova’daki uluslararası asker sayısı son birkaç yıldır dikkat çekici ölçüde azalsa da, birliklerin tamamen çekilmesi için gerekli koşulların yakın gelecekte sağlanabileceğini sanmıyorum. Mart 2004’ten bu yana ciddi bir şiddet olayı yaşanmadı. Ancak siyasi koşullar, şiddetin her an patlayacabileceğini gösteriyor. EULEX ve Kosova polisi, şiddeti önlemek için yeterli değil. Böyle bir duruma karşı Makedonya ve BH’de göreve hazır durumda asker bulundurulması gerekir.

SETimes: Sizce Sırbistan NATO’ya katılmalı mı?

Dragisiç: Belgrad’ın, Avrupa-Atlantik ile bütünleşme sürecini bırakma politikasını saçma buluyorum. Sırbistan daha akıllıca bir politika izleseydi, şimdiye kadar NATO’ya üye olur ve bu da ülke olarak konumumuzu önemli ölçüde güçlendirirdi. Bu konuda anlamakta güçlük çektiğim ve tamamen akıl dışı bir politikamız var. Bazıları bu politikayı askeri tarafsızlık olarak adlandırıyor, ama öyle değil. Askeri açıdan tarafsız olduğunuzu söylemek yeterli bir gerekçe değil.

Sırbistan, tamamen yönünü kaybetmiş bir politika uyguluyor, ki Kosova ile ilgili konumumuzun kötü olmasının nedenlerinden biri de bu. NATO, büyük bir askeri ve siyasi ittifak ve bu ittifaka bir düşman lazım. Biz de etrafımızı saran NATO üyeleri karşısında kendimizi tam tabiriyle ideal bir düşman olarak konumlandırıyoruz.

Coğrafi konumumuzu göz önüne alırsak, Avrupa-Atlantik kurumları ile bütünleşmek alabileceğimiz tek akıllıca karar olacaktır. Ancak bu sayede hem biz, hem de bölge uzun vadeli istikrara kavuşabilir – ve böylelikle ekonomi, güvenlik ve siyaset alanındaki sorunlara çözüm getirilebilir. Ancak bu yol, güçlü suç lobilerinin işine gelmiyor; çünkü NATO ve AB’ye katılmak, devleti belli ilkelere göre yönetmek demek. Yani bu kuruluşlara üye olduğunuzda, işler şimdiki gibi yürümeyecek.

SETimes: Sırbistan’ın bölgedeki komşuları ile arasında herhangi bir güvenlik sorunu var mı?
tatil
Dragisiç: Sırbistan’ın komşuları ile arasında ciddi bir sorun yok. Potansiyel sorunların kaynağı olarak sayabileceğimiz konular arasında sadece BH ile ilişkiler, Dayton Barış Anlaşmasındaki değişiklikler ve BH’de gerçekleştirilmesi gereken anayasal yeniden yapılanma süreci var. Bosna ya normal bir ülke olacak ya da dağılacak. Sırbistan, Dayton Anlaşması ile ilgili değişiklikleri büsbütün reddetmek yerine, hangi değişiklikleri kabul edilebilir bulduğuna karar verse çok daha iyi olur.

Sırp Cumhuriyetinin federal bir birim olarak kalması koşuluyla, BH’de federal bir yapı kurulması yönünde yapılacak bir değişiklik, Sırbistan ve Sırplar için makul bir uygulama olur. Bu şekilde BH’deki Sırpların kurucu karakteri de korunur. Sırbistan’ın Dayton Anlaşmasında değişiklik yapılmaması yönündeki inatçı tavrı nedeniyle, sonunda bir gün değişiklikler önümüze koyulacak ve bize “ya kabul edin ya da gidin” denilecek. O zaman da ağlayıp sızlamaya başlayacak, uluslararası hukuka ve Rusya’nın desteğine bel bağlayacağız. Ve sonumuz geçmişteki gibi olacak.

SETimes: Sırbistan’ın Müslümanların çoğunlukta olduğu Sancak bölgesinde dikkati çeken gerginlik sizi endişelendiriyor mu? Ve sizce Sırbistan, Sırbistan İslam Cemaati Müftüsü Muammer Zukorliç’in iddia ettiği gibi, Boşnakların haklarını ihlal ediyor mu?

Dragisiç: Müftü Zukorliç, Sancak’taki en nüfuzlu kişi olmanın avantajını yaşıyor ve Belgrad’ın bazı budalaca hamleleri, toplumun gözünde daha fazla puan toplayabilmesi için Zukorliç’in eline fırsat veriyor. Belgrad’ın bu tür hamleleri sayesinde Zukorliç, normalde sahip olabileceğinden çok daha fazla önem kazanıyor.

Sancak’ta insan hakları ihlalleri yaşandığı söylenemez. Sırbistan için herşeyi diyebilirsiniz, ama azınlık toplumlarına karşı ayrımcılık yaptığını söyleyemezsiniz. Sancak, toplumsal huzursuzluğun yine potansiyel bir tehdit unsuru olarak karşımıza çıktığı, yoksul ve az gelişmiş bir bölge.

SETimes: Sizce Sırbistan’daki en büyük güvenlik sorunu ne?

Dragisiç: Demokratik düzene yönelik bir tehdit olması itibarıyla organize suç diyorum. Organize suç, siyaseti ve basını kirletiyor. Sırbistan’daki kurumları tamamen yok etme tehlikesi taşıyor. Kara para aracılığıyla devlet kurumlarının denetimini ele geçirmeye çalışmak, yolsuzluğun en tehlikeli türü.

Organize suç, toplumun her kesiminde görülmekle birlikte, en çok siyaset ve ekonomi alanlarında karşımıza çıkıyor. Korkarım Sırbistan bu konuda herhangi bir şey yapmazsa, kendisini yeni tür bir totaliter düzeninin içinde bulacak ve bu totaliter düzen, geçmişte olduğu gibi herhangi bir ideolojinin değil, organize suç faaliyetlerinin bir sonucu olacak. Son zamanlarda Belgrad sokaklarında tanık olduğumuz tüm şiddet olaylarının arkasında organize suç çeteleri var.

Çözüm ise, siyasi sistemde ve seçim yasasında köklü bir reform yaparak, milletvekillerinin, parti liderlerinin ağzıyla hereket etmek yerine gerçekten halkı temsil etmelerini sağlamaktan geçiyor. Eğer güçlü kurum ve denetim mekanizmalarınız yoksa, organize suç sizi tüketir.

SETimes: Peki ekonomik durumu ne ölçüde bir güvenlik tehdidi sayabiliriz?

Dragisiç: Yoksulluk başlıca güvenlik tehditlerinden biri. Düşük yaşam standartları, düşük alım gücü ve yüksek işsizlik oranı, her türlü olağan dışı toplumsal hareketin ortaya çıkmasına neden olabilecek unsurlar. İnsan vücudu için zayıf bir bağışıklık sistemi neyse, toplum için de yoksulluk o demektir. Yoksul kesimde, hastalıktan suça, yolsuzluktan radikalliğe her türlü sorun daha yoğun yaşanır. Yoksullar, suistimal edilmeye daha yatkındır ve onlar için herşeyin bedeli daha düşüktür; dolayısıyla toplumsal eğilimleri çok az miktarda parayla, gayrimeşru şekilde kontrol edebilirsiniz. Yoksulluk ve işsizlik – ki ikincisinde toplam rakam çoktan bir milyon kişiyi geçti – çok tehlikeli güvenlik tehditleridir.

SETimes: Sırbistan, toplumsal huzursuzluk tehdidi yaşıyor mu?

Dragisiç: Sırbistan’da toplumsal huzursuzluk bir süredir bekleniyor ve bu yönde bir endişe dile getiriliyor, ancak böyle bir şey olmadı. Sırbistan’da ne yazık ki kimse başkaldırmıyor ve bu da oldukça tehlikeli bir durum. Dünyanın diğer yerlerinde olduğu gibi ekonomik durumu protesto etmek için ayaklansak, hükümete baskı yapsak ve hükümeti devirsek daha iyi olurdu.

Sorunlar birike birike bir gün patlama noktasına gelecek ve işte o zaman felaket olacak. O tür bir huzursuzluk kolaylıkla radikal milliyetçiliğe ya da benzer saçmalıklara dönüşebilir. Miloseviç rejimini devirdik, ama bazı temel soruları sormayı ve gerekli geçiş ve değişim sürecini gerçekleştirmeyi başaramadık.

Toplumsal sorunları şiddete başvurmadan çözme konusunda henüz tüm olasılıkları tüketmiş değiliz, ancak bir an önce bir şeyler yapılmazsa, korkarım ki çok geç kalmış olacağız.

Bu içerik SETimes.com için hazırlanmıştır.
Belgrad Sırbistan ve Kosova’da güvenlik Tatil

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder